30.03.2021
Antony J. Blinken, Dışişleri Bakanı
Bugün Brüksel’de gerçekleşen “Suriye’nin ve Bölge’nin Geleceğinin Desteklenmesi” konulu beşinci Konferans’ta ABD’nin Birleşmiş Milletler nezdindeki Büyükelçisi Linda Thomas-Greenfield, Suriye’deki krizle mücadele etmek amacıyla ABD’nin 596 milyon dolardan fazla yeni insani yardım sağlayacağını açıkladı. Bu yardımla birlikte, Suriye’de ve Bölge’de KOVİD-19 pandemisiyle mücadele için sağlanan yaklaşık 141 milyon dolarlık insani destek de dahil olmak üzere ABD’nin on yıldır süren krizin başından bu yana yaptığı toplam insani yardım tutarı yaklaşık 13 milyar dolara ulaşmış oluyor. ABD’nin sağladığı yardım, insani yardıma ihtiyaç duyan ve Suriye’de yaşamaya devam eden tahmini 13.4 milyon Suriyeli ile Türkiye, Lübnan, Ürdün, Irak ve Mısır’da yaşayan 5.6 milyon Suriyeli mülteciye fayda sağlayacaktır. Ulus olarak benimsediğimiz değerlere ve ulusal çıkarlarımıza uygun olması bakımından, dünyanın en hassas durumdaki insanlarının acılarını hafifletmeye destek sağlıyoruz. Diğer bağışçı ülkeleri de, yaptıkları katkıları artırarak Suriye halkına destek olmaya çağırıyoruz.
Büyükelçi Thomas-Greenfield konuşmasında, uluslararası toplumun, ihtiyaç halinde olanlara ulaşmak için gerekli sınır ötesi yardım da dahil olmak üzere mevcut tüm yollara başvurarak insani yardımların herhangi bir engelle karşılaşmadan tüm Suriyelilere ulaştırılmasını sağlama sorumluluğuna vurgu yapmıştır. Temmuz ayında sınır ötesine yardım yetkisinin yeniden verilmesi ve bu yetkinin kapsamının genişletilmesi, ABD açısından öncelikli bir konudur. Suriye halkı, Esad rejimi ve Rus hava saldırıları, zorla kaybetmeler, IŞİD vahşeti ve kimyasal silah saldırıları gibi sayısız mezalimle karşı karşıya kalmıştır. Ayrıca, Esad rejiminin neden olduğu sistemli yolsuzluk ve ekonominin kötü yönetilmesi de, KOVİD-19 tehdidiyle şiddetlenen korkunç insani krizi daha vahim bir hale getirmiştir.
Amerika Birleşik Devletleri, müttefikleriyle ve ortaklarıyla beraber, BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen’in, BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı Kararı’nda ana hatlarıyla ifade edildiği gibi, Suriye ihtilafına siyasi bir uzlaşma ve kalıcı bir çözüm bulunması yönündeki çabalarını desteklemektedir. Hiçbir askeri çözüm, Suriye’ye ve Bölge’ye barış, güvenlik ve istikrar getiremez.