Beyaz Saray Basın Sekreterliği
Bugün 20. Yüzyılın ilk kitlesel vahşetini, Osmanlı İmparatorluğu’nun son günlerinde bir buçuk milyon Ermeni’nin sınırdışı edildiği, katliama uğradığı ve ölümlerine yürüdüğü Büyük Felaket’i (Meds Yeghern) ciddiyetle anıyoruz.
1915’te başlayan bu karanlık günlerde ıstırap çekenleri saygıyla anarken – ve bir daha asla tekrar edilmemesi için bu trajediden bir ders çıkarma taahhüdünde bulunurken – bu kişilerin yardımına koşanları da takdirle hatırlıyoruz. Yardım eli uzatanlardan biri de, bu şiddete bir son vermek amacıyla hem ABD hükümetini, hem de Osmanlı İmparatorluğu liderlerini uyaran ABD Büyükelçisi Henry Morgenthau, Sr. olmuştur. Morgenthau’nunki gibi sesler, vahşetlerin önlenmesinde hayati önem taşımayı sürdürmektedir. Morgenthau’nun mirası Birleşmiş Milletler’in ilk insan hakları anlaşmasının oluşturulmasında katkıları bulunan Raphael Lemkin gibi insan hakları savunucularının çalışmalarını şekillendirmiştir.
Bu, aynı zamanda, Ermeni halkını, olağanüstü
Geçmişten günümüze bakarken, tarihi anmanın önleyici bir araç olarak önemini vurgulamayı sürdürüyor; gerçeklerin tam, dürüst ve adil bir biçimde kabul edilmesi çağrısında bulunuyor, bunun tüm tarafların menfaatine hizmet edeceğini belirtiyoruz. 1915’te meydana gelen olaylara dair görüşümü her zaman tutarlı bir biçimde dile getirdim ve bu görüşüm değişmedi. Ayrıca, halklar ve ulusların, geçmişin acı verici unsurlarını kabullenip onlarla hesaplaştıklarında güçlendiklerini ve daha adil ve hoşgörülü bir geleceğin temellerini attıklarını gördüm. Türk ve Ermeni tarihçilerden Papa Francis’e kadar, geçmişin karanlığına ışık tutmayı amaçlayan kişilerin görüşlerini ifade etmelerini memnuniyetle karşılamayı sürdürüyoruz.
Bugün, bütün dünyada Meds Yeghern vahşetini anmakta olan Ermeni halkının yanındayız ve demokratik, barış dolu ve müreffeh bir Ermenistan’a dair taahhüdümüzü yinelemekteyiz.