Büyükelçi Satterfield’ın Dünya İnsan Hakları Günü Dolayısıyla Yaptığı Açıklama

10 Aralık 2020

Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye’deki Diplomatik Misyonu olarak, bugün, Dünya İnsan Hakları Günü’nü ve BM Genel Kurulu’nun 1948 yılında İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni kabul edişinin yıldönümünü kutluyoruz. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde her bireyin düşünce, din ya da inanç, ifade, barışçıl bir biçimde toplanma ve örgütlenme özgürlüğü gibi devredilmez haklarla doğduğu belirtilmektedir. İçinde bulunduğumuz yıl dünya küresel pandemiden kaynaklı sorunlarla uğraşırken, biz de yaşadığımız bu sıkıntılı dönemi hep beraber atlatmamızda insan haklarının taşıdığı önemi bu vesileyle bir kez daha teyit ediyor; Bildirge’de yer alan prensipleri savunmak için tüm ülkelerin yapması gereken çalışmalar üzerine derinlemesine düşünme imkanı buluyoruz.

Amerika Birleşik Devletleri, Ankara’da ve dünyanın dört bir köşesinde, çoğu zaman kişisel riskler de alarak temel özgürlüklerin geliştirilmesi için yorulmak bilmeksizin çaba sarf eden insanları bu çabalarından dolayı takdir etmektedir. Kadın hakları aktivistleri, LGBTİ toplumu üyeleri, dini ve etnik azınlıkların temsilcileri ve diğer sivil toplum aktivistleriyle yaptığım toplantılarda, mütemadiyen, insan haklarının gerek Türkiye’de gerekse küresel çapta korunması yönündeki ortak taahhüdümüzü hatırlıyorum.

Pandeminin neden olduğu sıkıntılara rağmen, ABD’nin Türkiye’deki Diplomatik Misyonu, Dünya İnsan Hakları Günü’nü bir dizi dinamik programla kutlamaktadır. Bu çerçevede, Canan Güllü’yü, ABD Dışişleri Bakanlığı 2021 yılı Uluslararası Cesur Kadınlar Ödülü’ne aday gösterdiğimi teyit etmekten büyük memnuniyet duyuyorum. Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla LGBTİ aktivistleriyle de sanal bir toplantı gerçekleştirdik ve diğer etkinliklerimizin yanı sıra engelli haklarıyla ilgili bir sanal sunumu da destekledik.

Amerika Birleşik Devletleri, insan haklarını ve temel özgürlükleri dünya çapında daha ileri bir noktaya taşıma yönündeki kararlılığını sürdürmektedir. Bu konulara ağırlık vermeye ve mevcut endişelerimizi Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ve Türk sivil toplumu nezdinde net bir şekilde dile getirmeye devam edeceğiz.