Büyükelçi John R. Bass | 20 Ocak 2015
Martin Luther King Jr. ve Hrant Dink: Onların Bir Hayali Vardı
Bu 19 Ocak’ta, iki önemli insanın – Martin Luther King Jr. ve Hrant Dink’in – hem yaşamları hem de trajik ölümleri Amerika Birleşik Devletleri’nde ve Türkiye’de andı ve onurlandırdı. Dr. Martin Luther King Jr., modern sivil haklar hareketinin önderliğini üstlenmiş, Afro-Amerikalıların ve tüm vatandaşlarımızın eşit haklara sahip olması gerektiğini 1968 yılında öldürülene dek bıkmadan, usanmadan savunmuştur. 1955’te Montgomery Otobüs Boykotu ile başlayan sivil haklar hareketinden, daha sonraki yoksulluk ve yerleşim ayrımcılığına karşı yürütülen kampanyalara kadar, Dr. King’in istikrarlı bir şekilde barışçıl, şiddete başvurmayan bir protesto biçimini benimsemesi, kitlelerin takdirini ve saygısını kazanmasını sağlamıştır. Hrant Dink ise Türkiye’de aktivist ve gazeteci olarak çalışmalarını yürütmüş; o da sadece kendi cemaati – yani Türkiye’nin Ermeni vatandaşları – ve Türkiye-Ermenistan ilişkileri için değil, Türkiye’nin tüm vatandaşları adına da bir demokrasi ve insan hakları neferi olmuştur. Dr. King gibi, Hrant Dink de çalışmalarının sonucunda bir dizi ölüm tehdidiyle karşılaşmış ve sonuç olarak, 2007 yılında, o da suikaste uğramıştır. Bu iki ismin geride bıraktıklarına bakınca, aralarındaki farklara rağmen, birçok çarpıcı benzerliklerini de görebiliyorum.
Hem Martin Luther King Jr. hem de Hrant Dink, hayatlarını barışı pekiştirmeye, eşitliğin sağlanmasına, adaleti savunmaya ve temel insan haklarının ve sivil hakların güvence altına alınması ve korunmasına adamıştı. İkisi de nazik, merhametli, erdemli kişilerdi ve toplumun tüm katmanlarıyla derin ve anlamlı ilişkiler kurmalarını sağlayan niteliklere sahiplerdi. İkisi de şiddet ve nefreti reddederek, farklılıkları aşabilmek ve toplumlar arasında köprü kurabilmek için barış ve sevgiyi kucakladı.
Martin Luther King’in heyecan verici konuşmalarında ve Hrant Dink’in etkileyici yazılarında görüldüğü gibi ikisi de hitabet yeteneğine sahipti, ve bu yetenek, adaletsizliğe karşı seslerini yükseltme cesaretinden yoksun sayısız insanın sesi oldu. İkisi de adaletsizlikleri gidermenin ülkelerini daha güçlü kılacağına inanan gerçek vatanseverlerdi.
Dr. King, akıllarda Nobel Barış Ödülü’ne layık görülmesi ve 1963 yılındaki Washington Yürüyüşü sırasında Lincoln Anıtı önünde 200,000 kişiden oluşan bir kalabalığa hitap etmesiyle yer etti. On yıllar sonra yüz binlerce yaslı insandan oluşan benzer bir kalabalık, Hrant Dink’in hunharca katledilmesinin ardından onu son yolculuğuna uğurlamak için İstanbul sokaklarını hınca hınç doldurdu. Türkiye Cumhuriyeti’nin farklı etnik kökene sahip binlerce yurttaşı, halâ her yıl onu anıyor.
O kalabalıklar, bu iki adamın paylaştığı kararlılık, merhamet, adalet gibi pek çok takdire şayan niteliğin ötesinde, vizyonlarından da ilham almışlardı. Hem Martin Luther King Jr. hem de Hrant Dink, ırk ve etnik köken ayrımı yapılmaksızın, herkesin geçmişteki acıları ve adaletsizlikleri geride bırakacağı, barış içinde yaşayıp aynı temel hak ve imtiyazlara sahip olacağı bir gelecek vizyonuyla, kendilerini takip edenlere ilham kaynağı oldular.
Onların hatıralarını ve bıraktıkları mirası değerlendirirken, vizyonlarının hala tam anlamıyla gerçeğe dönüştürülemediğini unutmamalıyız. Yakın geçmişte silahsız Afro-Amerikalıların bazı polis memurları tarafından öldürülmesinin ardından ABD’de düzenlenen protestolar, Martin Luther King Jr.’ın hayalini gerçekleştirmek için ABD’de hala yapılacak çok iş olduğunu bize hatırlatıyor. Öte yandan, burada, Türkiye’de de farklı etnik kökenli topluluklar, Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında eşit haklar ile daha barışçıl ve uyumlu ilişkilerin gerekliliğini savunmayı sürdürüyor. Durup düşünecek olursanız, Martin Luther King Jr. ve Hrant Dink’in, tüm vatandaşların gerçek anlamda eşit oldukları bir gelecek “hayalini” paylaştıklarını görürsünüz. King’in, “insanların, derilerinin rengine göre değil, karakterlerine göre değerlendirildiği” bir gelecek hayali ile Hrant Dink’in şu çağrısı birebir örtüşmektedir: “Gelin önce birbirimizi anlayalım… Gelin önce birbirimizin acılarına saygı gösterelim… Gelin önce birbirimizi yaşatalım.” 2015 yılında, bu insanların mirasına ve fedakarlığına sahip çıkmaya devam etmeli, onların rüyasını gerçeğe dönüştürmek için çalışmalıyız.
Amerika Birleşik Devletleri Ankara Büyükelçisi, John Bass