Büyükelçi John Bass’ın Star Gazetesi Dış Haberler Müdürü Oruç ile gerçekleştirdiği röportajın Türkçe çevirisi

22 Haziran 2015

ORUÇ: Vaktimiz kısıtlı olduğu için, Tel Abyad’daki gelişmelerle başlamak istiyorum; biliyorsunuz bu konu bu aralar çok revaçta. Lafı dolandırmadan, net bir şekilde soracağım. Amerika Birleşik Devletleri, ülkemizin sınırlarında yeni bir Kürt devleti kurma sürecine dahil mi ve liderlik etmekte mi?

BÜYÜKELÇİ BASS: Hayır.  Bir çerçeve oluşturmak adına bir iki noktaya parmak basmak isterim. Ayrıca, öncelikle şunu söylemek istiyorum ki, bugün bir araya gelebilmemiz beni çok mutlu etti ve bunun nedenlerinden biri de geçtiğimiz bir hafta,10 gün içerisinde Türk basınında ortaya çıkan ve ABD’nin, Türkiye’nin sınırları da dahil olmak üzere bölgenin demografisini ve sınırlarını değiştirmeye yönelik bir komplo ya da büyük plan hazırladığı yönündeki anlayıştan son derece rahatsız olmamdır.  Bunun gerçekle uzaktan yakından alakası yoktur. Bizim böyle bir niyetimiz yok. Bizim böyle bir tasarımız yok. Bizim böyle bir politikamız yok. ABD bu bölgede sınırların değiştirilmesine karşıdır, aynı Avrupa ve Avrasya’da sınırların güç kullanarak değiştirilmesine karşı olduğu gibi. Rusya Federasyonu’nun Kırım’ı topraklarına katmasına ve oradaki Tatar nüfusu da dahil olmak üzere Kırım’da yaşayanları düşürdüğü korkunç duruma, insanların bu gelişmeler sonucunda maruz kaldıkları duruma karşı çıkmak için nasıl yoğun çaba sarf ediyorsak, buna da karşı durmaya devam ediyoruz.  Ben şahsen Türkiye’de, pek çok basın kuruluşunun Ukrayna’da olup bitenlere ve Kırım’da olup bitenlere karşı ilgisizliğine ve bu olayların pek az dikkat çekiyor oluşuna şaşırıyorum.

Değineceğim ikinci noktaya gelelim. ABD, Türkiye, Suriye ve Irak’ın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü güçlü şekilde desteklemektedir.  Şu anda Suriye ve Irak’ın birliğine ve toprak bütünlüğüne en büyük tehdidin DEAŞ olduğuna inanıyoruz. Çabalarımızı, DEAŞ’a baskı uygulama, faaliyet yeteneğini düşürme ve çatışmalarda verdiği kayıpları telafi etme kapasitesini azaltmaya yoğunlaştırmamızın nedeni de bu. Bu nedenle, DEAŞ’ın Rakka’dan Tel Abyad’a ve Türkiye sınırına erişimini kesmenin son derece önemli olduğunu düşündük. Çünkü bir süredir görüldüğü gibi ve yeni yayımlanan Terörizm Raporu’nda da göreceğiniz üzere, Türkiye hükümeti ve ortaklarının çabalarına rağmen DEAŞ son 6 ila 8 aydır Türkiye sınırına yakınlığı ve buradaki varlığından yararlanarak verdiği kayıpların bir kısmını telafi Etmeyi başardı. Bu nedenle biz de DEAŞ’ın sınıra erişimini engelleyecek yollar bulmaya odaklandık.

ORUÇ:  Bu noktada bir soru sorabilir miyim?  Suriye’deki Kürt Partisi PYD, PKK’nın kollarından biri. ABD, PKK’yı terör örgütü olarak görmesine rağmen, PYD’yi terör örgütleri listesine eklemiyor. Peki bu noktada DEAŞ’a karşı PYD ile işbirliği yapıyor musunuz? 

BÜYÜKELÇİ BASS: Suriye’de DEAŞ’a karşı mücadele veren çeşitli gruplara hava saldırıları ile destek oluyoruz. Bunlar arasında Özgür Suriye Ordusu’na bağlı Suriyeli Arap gruplar ve PYD de dahil olmak üzere bazı Suriyeli Kürt gruplar da var.

ORUÇ:  PYD’ye destek veriyor musunuz —

BÜYÜKELÇİ BASS: DEAŞ’ı gördüğümüz noktalarda, gördüğümüz zaman hedef alarak havadan destek sağlıyoruz. Örneğin hafta sonu, PYD’nin köylüleri bulundukları yerleri terk etmezlerse ya da işbirliği yapmazlarsa ABD’ye hava saldırıları için (köylerinin) koordinatlarını vermekle tehdit ettiğine ilişkin iddialar okudum. Sahada ne olduğuna dair çok kapsamlı değerlendirmeler yapmadıkça ve oraya bir hava saldırısı yapılmasını gerektirecek yoğunlukta bir DEAŞ varlığı olduğunu doğrulamadıkça hava saldırısı gerçekleştirmiyoruz; ve o durumda dahi sivillerden kayıp verilmesi ihtimali var ise o hedefi vurmuyoruz. Sivil kayıp ihtimalini azaltmak için çok ama çok katı kurallarımız mevcut.

ORUÇ: Azez’de Suriyeli muhalifler IŞİD’le savaşıyor. Neden Azez’deki Suriyeli muhalifleri desteklemiyorsunuz?

BÜYÜKELÇİ BASS: Suriye’nin kuzeybatısında mı?

ORUÇ:  Evet.

BÜYÜKELÇİ BASS: Mara hattı üzerinde, Azez ve Mara’nın içinde ve çevresinde. Bu alanlarda son iki hafta içerisinde hava saldırıları gerçekleştirdik, destek amacıyla ılımlı Suriyeli –

ORUÇ:  Ancak son günlerde Suriyeli muhalifler ve IŞİD arasında çatışmalar meydana geldi; PYD orada değildi ve siz de hava saldırısı ile destek vermediniz.

BÜYÜKELÇİ BASS: Tam olarak hangi gün ve hangi çatışmadan bahsettiğinizi bilmiyorum. Ancak size şunu söyleyebilirim, son iki hafta içerisinde o bölgelerde DEAŞ’a karşı savaşan ılımlı Suriyeli muhaliflerin, Suriyeli Arap grupların çabalarını desteklemek için Suriye’nin kuzeybatısındaki DEAŞ hedeflerine yönelik olarak pek çok kez hava saldırısı düzenledik. Suriye’nin merkezinin kuzeyindeki durumla ilgili bir şey daha söylemek istiyorum. Şu anda sürdürülen çatışmanın, bölgenin demografisini kalıcı bir şekilde değiştirmek amacıyla kullanılmasına karşı çıkıyoruz. Suriye’nin merkezinin kuzeyinde ya da diğer bölgelerinde demografinin değiştiğini görmek istemiyoruz –

ORUÇ:  Görmüyoruz mu dediniz?

BÜYÜKELÇİ BASS: Görmek istemiyoruz.  Ayrıca Tel Abyad’da ya da civarında yaşayıp, çatışmalardan kaçmak için evlerini terk eden kişilerin, güvenli olduğunu hissettikleri anda evlerine dönme fırsatına sahip olmalarının son derece önemli olduğunu düşünüyoruz. 

ORUÇ:  Ancak bu noktada PYD, Tel Abyad’daki çatışmalar sırasında insanları Türkiye sınırına doğru göç etmeye zorladı, ardından geri dönmelerine engel oldu, sonra da Kuzey Iraklı Kürtleri Tel Abyad’a yerleştirdi. Açık konuşmak gerekirse bu bir demografi operasyonu değil mi?

BÜYÜKELÇİ BASS: Ben durumu bu şekilde betimlemezdim. Bizim amacımız kesinlikle bu değil, ve söylediğim gibi, demografiyi kalıcı olarak değiştirmek için mevcut çatışmadan faydalanmayı amaçlayan her çabayı reddediyoruz. İster Suriyeli Kürt olsun, ister Suriyeli Arap ya da Türkmen olsun, evini terk etmek zorunda kalan kişilerin kendilerini güvende hissettiklerinde evlerine dönebilmelerini mümkün kılacak bir sonucu sahada elde etmek istiyoruz. Yeterince güvende olduklarını hissettikleri zaman, geri dönebilmelerinin gerekliliği yönündeki beklentimizi de açık bir biçimde ortaya koyuyoruz. O nedenle, sizin de bahsettiğiniz sınırın Suriye tarafının kapatılmasına dair haberleri ciddiye alıyoruz, inceliyoruz ve güvenlik açısından iyi bir nedeni olmadıkça bu tür durumların önüne geçilmesini istiyoruz.

ORUÇ: Bölgede bir tür demografi operasyonu yapılmasını engellemek için ne tür somut adımlar atacaksınız? Görmek istemeyeceğinizi söylüyorsunuz ama sahada nasıl eylemlerde bulunacaksınız?

BÜYÜKELÇİ BASS: Her şeyden önce, ılımlı Suriyeli muhalefetinin mensuplarını, Suriye’de meşruiyetini kaybetmiş durumdaki Esad’ın gidişiyle sonuçlanacak siyasi bir geçiş süreci başlatma yönündeki çabalarını destekleme taahhüdümüz kapsamında, desteklemeyi sürdüreceğiz. Birleşik ve Suriye’nin tüm halklarının temsil edildiği bir Suriye’nin inşasına ilişkin çabaları desteklemeye devam ediyoruz; ayrıca, DEAŞ geriledikçe yerel yönetimi üstlenebilmeleri için sivillere ve yerel konseylere insani yardım ve destek sağlamaya devam edeceğiz.

ORUÇ: Esad’ı devirme konusunda nasıl adımlar atacaksınız?

BÜYÜKELÇİ BASS: Ek adımlar atılması konusunda çeşitli ortaklarımızla yakından çalışmaya devam ediyoruz, bunların aralarında en önemlilerinden biri de Türk hükümeti –

ORUÇ: Ancak öncelik değişmiş gibi görünüyor. Başta öncelik Esad’ı göndermekti, ama şimdi öncelik DEAŞ.

BÜYÜKELÇİ BASS: Bunların ikisi de önceliğimiz ve bence avantajlarımızdan biri de insanların bu bölgeye ve iç içe geçmiş bu karmaşık sorunlara bakıp en büyük önceliğin ne olması gerektiği konusunda farklı sonuçlar çıkarabilmesi. Bizim açımızdan, bir bakıma bu çatışmanın evrimini izlerken yaptığımız analizler ışığında, DEAŞ’ın son iki yılda geçirdiği evrimi ve Suriye ve Irak sınırının iki tarafında da bölgeleri kontrol edebilme yeteneğini gözlemledik. Başlıca önceliğimizin DEAŞ’ı küçültmek, ona baskı yapmak, ve örgütün elinde toprak tutma ve vahşi terörünü finanse etmek için elindeki bölgeleri ve orada yaşayanları istismar etme kapasitesini azaltmak olması gerektiğine inanıyoruz. Bu, insanları kafeslerde yakan bir örgüt, çağdaş dünyada böyle bir şeye yer yok. DEAŞ’ın Irak’ın istikrarını bozuyor ya da bozmaya çalışıyor olması, Suriye’deki çatışmayı uzatıyor ve çözülmesi daha da zor hale sokuyor olması, geniş coğrafyadaki ülkelerde ilgili örgütleri desteklemesi, işte bu üç neden de şu anda DEAŞ üzerinde baskı kurmaya odaklanmanın önemli olduğuna dair inancımızın gerekçeleri. Bu, Suriye’de Esad’ın gidişiyle sonuçlanacak siyasi bir geçiş sürecinin gerçekleşmesi için yoğun şekilde çalışmayı sürdürme konusunda kararlı olmadığımız anlamına gelmez. Bu konuda da çalışmalarımız devam ediyor.

ORUÇ: Kuzey Suriye’deki olaylara dönmek istiyorum. Somut tabirlerle açıklamak gerekirse, bağımsız bir Kürt devletine dair politikanız nedir?

BÜYÜKELÇİ BASS: Söylediğim gibi, Türkiye, Irak ve Suriye’nin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü destekliyoruz.

ORUÇ: Ama Kürdistan Bölgesel Yönetimi sözcüsü Safin Dizayi ile röportaj yaptım, o ve Barzani pek çok kez bağımsız bir Kürt devletinin hayalini kurduklarını söylediler. Kendisi, bunun bir zaman meselesi olduğunu belirtti. Ayrıca Salih Müslim’in de PKK’ya bağlı olduğunu biliyoruz, bu insanların fikirlerini de biliyoruz ve son derece aktifler, siz bölgede bu insanlarla işbirliği yapıyorsunuz.

BÜYÜKELÇİ BASS: Onlarla kesinlikle Suriye’de bağımsız bir Kürt devleti ya da özerk bir bölge oluşturmak amacıyla işbirliğinde bulunmuyoruz. Suriye’de özerk bir Kürt bölgesine destek vermiyoruz. Tüm Suriyelilerin temsil edildiği bir hükümete sahip olan, birleşik bir Suriye’yi destekliyoruz. Ayrıca, çeşitli etnik grupların yönetime katılması için uygun fırsatların nasıl dengeleneceğine karar vermek ve bu grupların menfaatlerinin anlaşılmasını sağlamak Suriye halkı açısından önemli olacak. Ancak Suriye’de PYD ile bağımsız bir Kürt devleti kurulması amacıyla ya da bu yönde bir politika hedefiyle  işbirliği yapmıyoruz.

ORUÇ: Kuzey Irak’ta Kürt devletinin bağımsızlığını ilan ederlerse, Kuzey Irak için soruyorum, bunun önüne geçecek misiniz?

BÜYÜKELÇİ BASS: Ne olabileceğine dair varsayımlara şu anda girmenin yapıcı olacağını düşünmüyorum. Size ABD Başkanı, Başkan Yardımcısı Biden,  özel temsilcimiz John Allen ve temsilci yardımcımız Brett McGurk tarafından verilen beyanlara dikkatle bakmanızı söyleyebilirim. Hepsi de Irak’ın, farklı topluluklara kendilerini yönetme ve ihtiyaçlarını karşılama fırsatı sağlayan, yüksek seviyede bir federal yapı sergileyen ancak merkezi hükümetle bağlarını koruyan, birlik içerisinde bir devlet olarak kendi kendini idame ettirebilmesine destek verilmesinin öneminden bahsetmişlerdir.

ORUÇ:  Barzani ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden diğer yetkililerin vermiş olduğu somut beyanlar var. Bu varsayımlara dayanan bir soru değil. İhtimallerden de bahsediyoruz. Eğer bunu yaparlarsa, önleyecek misiniz?

BÜYÜKELÇİ BASS: “Eğer” içeren bir soru söz konusuysa, bu soru varsayımsaldır.

ORUÇ: Diplomatlar olarak sizler de sürekli “eğer” içeren sorularla uğraşıyorsunuz.

BÜYÜKELÇİ BASS: Size anlatmak istediğim şey şu; beyanlarımızı dikkatle incelerseniz, farklı toplulukların kendi yerel meselelerini belli ölçüde çözmelerine imkan sağlayan federal bir yapıya sahip bir Irak’ı, mevcut coğrafyası ve mevcut toprak sınırlarıyla desteklediğimizi göreceksiniz. Dolayısıyla, Irak’ta gelecekte meydana gelebilecek herhangi bir gelişmeye bu açıdan yaklaşacağız.

ORUÇ: Tamam. Görünüşe göre, Kuzey Suriye’de sınır boyunca bir enerji koridoru açılmış ve Kürt şehirlerin kantonlarını birleştirme çabaları da sürmekte. Kuzey Suriye’ye dair politikanız nedir ve yeni kantonlar oluşturmaya devam ederlerse bunu önlemek için harekete geçecek misiniz?

BÜYÜKELÇİ BASS: Belirtmiş olduğum gibi, Suriye’yi parçalayan ya da Suriye’de birlik ilkesini ihlal eden idari düzenlemelere yol açan çabaların karşısındayız. ABD’nin Suriye’den geçen bir enerji koridoru açılmasına yönelik ilgisine dair speakülasyonları ben de duydum. Kuzey Irak’tan geçen bir enerji koridoru halihazırda mevcut ve Türkiye’den geçiyor. Ayrıca Türk hükümeti, Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve Bağdat’taki merkezi hükümet, enerji ihracatının Irak’ın ulusal yasalarına riayet ederek, ancak pratik açıdan da bu kaynakların bir kısmını yasal yollardan piyasaya taşıyacak şekilde yürütülmesini sağlamak için işbirliği yaptılar. Bu sistem, mükemmel olmasa da işliyor. Bu durumda neden alternatif yaratmaya yönelik bir arayış olsun?

ORUÇ: Türk basınında bu yönde haberler çıkıyor ama hayal gördüklerini de söyleyemeyiz. Somut gelişmeler söz konusu, yeni bir harita oluşturuluyor. Bu nedenle bu haberler yazılıyor.

BÜYÜKELÇİ BASS: Haberlerin yazıldığını, insanların haritalar üzerine hatlar çekip yayınladığını biliyorum, zaten sizinle bugün konuşmak istememin nedenlerinden biri de bu; çünkü o haritalar, kesinlikle bizim haritamız değil. Bahsettiğiniz, gazetelerde gördüğümüz o hatlar ve önerilen o enerji koridorları bizim koridorlarımız değil, desteklediğimiz şeyler de değiller.

ORUÇ: Amerikan basını tarafından da yayınlanan bir harita daha var. Geçen yıl gördüğümüz, Suriye’nin kuzeyini, Irak’ı ve Güneydoğu Türkiye’nin bir kısmını kapsayan bir haritaydı. Bu haritayı yayınlayan ve haritayla ilgili herhangi bir hatanın söz konusu olmadığını ileri süren de CNN’di. Suriye ve Irak’taki son gelişmelere bakınca bu haritanın gerçekleşiyor olduğunu düşünmek mümkün. Bu harita hakkındaki yorumlarınızı alabilir miyim?

BÜYÜKELÇİ BASS: CNN, ABD’deki her  medya kuruluşu gibi, istediği gibi harita çizmekte özgürdür. Bu, haritaların gerçeği yansıttığı anlamına gelmez. ABD hükümetinin politikalarını yansıttığı anlamına da gelmez. Türk gazetelerinde basılan haritalardan çok da farklı olmadığını düşünüyorum; Türkiye’nin devlet kurumlarından birinden geldiğine dair göstergeler bulunmadığı sürece, bir haritanın Türkiye devletinin politikasını yansıttığını varsaymam mümkün değil.

ORUÇ: Yıllar önce Çekiç Güç operasyonu yapılmıştı. Bu operasyon Kuzey Irak’ta bir Kürt yapılanmasına temel oluşturmuştu ve bu yapılanma da PKK için güvenli bir bölge haline dönüştü.

BÜYÜKELÇİ BASS: Yani –

ORUÇ: Soruyu soracağım.

BÜYÜKELÇİ BASS: Pekala.

ORUÇ: Şu anda ise temel amaç aynı senaryonun Kuzey Suriye’de sahnelenmesiyle silah bırakma evresinde olan PKK’yı bir devlet haline getirmek.

BÜYÜKELÇİ BASS: Türk hükümetiyle işbirliği içerisinde yürütülen Iraklı Kürtlere insani yardım sağlama çalışmalarımıza Türkçede ne isim verilmişti hatırlayamıyorum. Ancak İngilizcesi Huzuru Temin Harekatıydı, Çekiç Temini değil (gülüşmeler).

ORUÇ: (Türkçede) Çekiç Güç Harekatı olarak bahsediyorduk.

BÜYÜKELÇİ BASS: Pekala, biz bu operasyona Huzuru Temin Harekatı diyorduk, bunun nedeni de Türkiye’nin insan akışı nedeniyle yaşadığı yoğun baskıyı azaltmaya, bu insanlara insani yardım sağlamaya ve Saddam Hüseyin tarafından katledildikleri bir dönemde evlerine dönmelerini mümkün kılacak şartları yaratmaya çalışıyor olmamızdı. Bizim bu harekat ile, gerek o günlerde gerekse bugün ABD tarafından yabancı bir terör örgütü olarak kabul edilen PKK için idari bir bölge oluşturulması gibi bir amacımız hiçbir zaman olmadı. PKK’nın bir şekilde kontrol ettiği bağımsız bir bölgenin oluşturulmasını desteklemiyoruz. Bizim politikamız, amacımız bu değil; ve iki ülkenin de karşılaştığı çeşitli terör sorunlarını çözmek için Türk devletinin her kademesiyle son derece yakın şekilde çalışmaktayız.

ORUÇ: Kaynaklarım bana geçen yıl Haziran ve Temmuz aylarında Türk yetkililerinin ABD yetkililerine PKK ile PYD arasındaki ilişki konusunda bilgi verdiğini söyledi, ancak görünüşe göre ABD bu bilgiyi göz önünde bulundurmadı.

BÜYÜKELÇİ BASS: Örgütleri yabancı terör örgütü olarak tanımlamada kullanılan ölçütleri değerlendirirken farklı bilgi kaynaklarını dikkatle inceliyoruz. Bu noktada – sizin de bildiğiniz gibi – PYD’yi yabancı terör örgütü olarak adlandırmış değiliz. Ancak öte yandan, Türkiye’nin böyle düşündüğünü ve PYD ile PKK arasında güçlü bağlar gördüğünü önemle dikkate almaktayız.

ORUÇ: Türkiye’den gelen bilgilere güvenmiyor musunuz?

BÜYÜKELÇİ BASS: Bunun bir güven meselesi olduğunu düşünmüyorum; ilk olarak, bu bölgeyi anlama meselesi; ikinci olarak, farklı gruplar arasındaki karşılıklı bağlantıları anlamaya çalışma meselesi, ve üçüncü olarak da elde edilen bilgileri ABD hukukunun gerektirdiği koşulların yapısıyla yan yana koyma meselesi. Fakat burada asıl önemli olan – daha önce de belirtmiş olduğum gibi –terör örgütlerinin ortak güvenliğimize yönelik çok çeşitli tehditleriyle mücadelede Türk hükümetiyle yakın şekilde çalışmaya devam ediyor olmamızdır; ayrıca Türkiye halkı ve hükümetinin sonuçlandıracağı bir konu olan çözüm sürecine güçlü şekilde destek vermeyi de sürdürüyoruz.

ORUÇ: Peki ya PYD?

BÜYÜKELÇİ BASS: Hangi bağlamda?

ORUÇ: Türkiye PYD’yi bir terör örgütü olarak görüyor ama siz çatışma alanında PYD ile işbirliği yapıyorsunuz.

BÜYÜKELÇİ BASS: PYD ile işbirliğimiz Türkiye odaklı ya da Türkiye’nin istikrarını bozmaya yönelik ya da Suriye’de Türkiye sınırı üzerinde özerk bir Kürt bölgesi kurmaya yönelik değil. PYD ile yaptığımız sınırlı işbirliği, Türkiye sınırı etrafındaki bölgelerde DEAŞ’a karşı gerçekleştirilen hava saldırılarını kapsıyor.

ORUÇ: Bir şey söyleyebilir miyim…

BÜYÜKELÇİ BASS: Lütfen önemli bir noktaya değinmeme izin verin. Türkiye’nin PYD hakkındaki endişelerini anlıyoruz. Geçen yıl içerisinde DEAŞ’ın Türkiye’nin Suriye sınırında uzun şeritleri, büyük mesafeleri kontrol ettiğini gördük. DEAŞ’ın nüfuz alanının genişlediğini ve gerçekten istikrarı bozucu bir düşman ve terör örgütü olarak faaliyetlerine devam ettiğini gördük, ve Türk hükümetinin yoğun çabalarına rağmen, DEAŞ’ın Türkiye üzerinden kaçakçılık yoluyla kaynak sağlamayı sürdürdüğünü gördük. Türk devleti ve Türk ordusu, örgüt üyelerinin, DEAŞ mensuplarının Suriye’den ayrılıp Türkiye üzerinden farklı yerlere ulaşmasını engellemek için son derece yoğun çalışmalar yürütmek durumunda kaldı. DEAŞ’ın ideolojisini yaymasını ve pek çok ülkede ve Türkiye’de hücreler oluşturmasını önlemek Türkiye de dahil olmak üzere hepimizin menfaatinedir. DEAŞ’in burada kök saldığını görmenin uzun vadede Türkiye’nin çıkarlarıyla uyumlu olduğunu düşünmüyorum.

ORUÇ: Türkiye de DEAŞ üyelerinin sınırlarından geçmesini engellemek için çaba sarf etmekte. Sanıyorum 170,000 DEAŞ mensubu tutuklanmış, Türkiye sınırlarından geçmeleri engellenmişti.  Pekala. Türkiye’nin tampon bölge oluşturma önerisi kabul edilmedi ve 2 milyon Suriyeli Türkiye’ye göç etti ve pek çok sosyal ve ekonomik soruna yol açtı. Bu konudaki yorumunuz nedir, tampon bölge ve uçuşa yasak bölge hakkında neler söyleyeceksiniz?

BÜYÜKELÇİ BASS: DEAŞ’ın sınırın öte yanında Suriye’nin kuzeybatısında varlığını sürdürmesi sorununu nasıl ele alacağımız konusunda Türk hükümeti ile yoğun ve detaylı görüşmeler yapmaya devam ediyoruz. Biz de Türkiye gibi DEAŞ’ın o alanı kontrolü altında tutmasını istemiyoruz ve bunun gerçekleşmesini önlemek için en iyi yolun ne olduğu üzerine görüşmelerimiz sürüyor.  Ilımlı Suriye muhalefetinin, DEAŞ’a ve rejime karşı kendilerini koruma becerilerini geliştirmeye ve DEAŞ’a karşı hücuma geçmelerini sağlamaya yönelik Eğit-Donat çabalarımızı da kapsayan, süregelen bir desteğimizin olduğu da açık. Üzerinde çalışmakta olduğumuz yaklaşımın unsurlarından biri bu. Daha kapsamlı bir açıdan bakmak gerekirse, çatışmalarda yerlerinden edilen çok sayıdaki Suriyeliyi kabul etme konusunda Türk insanının ve Türk devletinin gösterdiği muazzam cömertliği dile getirmemizin çok önemli olduğunu belirtmeliyim. Bu insanların bir kısmı, Kuzey Suriye’deki istikrarsızlık ile nasıl mücadele edileceği ve sınırı kimin kontrol ettiğine ilişkin görüşmelerimizin öncesinde yerlerinden edilmişti. Fakat asıl önemli olan, Türk halkının cömertliğinin aynı zamanda bir liderlik biçimi olduğudur; çünkü Türkiye’nin cömertliği, ABD’nin yaklaşık 4 milyar dolarlık insani yardımının büyük bölümünü Suriye’deki Suriyeli mültecilere ya da Suriyeli nüfusa yönlendirmesine olanak tanımış; Suriye’deki Suriyelilerin evlerinde kalmalarını ve mülteci durumuna düşmemelerini sağlamış; aynı zamanda yaptığımız yardımın büyük bir kısmının Lübnan ve Ürdün’deki mülteci nüfusunu desteklemeye ayrılmasına da imkan tanımıştır. Bu iki ülkenin mülteci sayılarıyla başa çıkma kapasiteleri nispeten daha düşük olduğundan; böylelikle bölgede daha fazla istikrarsızlaşmanın önüne geçilmiştir ki, böyle bir istikrarsızlaşma Türkiye’nin de menfaatine de olmazdı. Böylece, Suriye’den ayrılmak zorunda kalan mülteci topluluklarına nasıl yaklaşacağımız bağlamında bir ortaklık kurmuş bulunmaktayız. Söz konusu topluluklar, Türkiye’de kalıcı olarak ikamet etmeyi ne kadar arzu etmiyorlarsa, biz de onların Türkiye’de daimi olarak ikamet etmesini o kadar arzu etmiyoruz. Ayrıca belirttiğim gibi, Tel Abyad ve çevresindeki köylerden son günlerde ayrılmak zorunda kalan herkese, güvenlik sağlandıktan sonra evlerine dönebilmeleri için yardım etmekte kararlıyız. Türkiye ve diğer devletlerle beraber, Suriye’de siyasi bir geçiş süreci vasıtasıyla zaman içerisinde Suriyeli mültecilerin çoğunun evlerine dönmelerini sağlayacak genel koşulları oluşturmaya çalışmaktayız.

ORUÇ:  Suriye ve Irak ile ilgili vermek istediğiniz başka bir mesaj var mı? Çünkü farklı konulara da değinmek istiyorum. Burada her seçim öncesi yerine getirilen bir gelenek de Türk liderlerin Washington’u ziyaret etmesidir, Selahattin Demirtaş ve Mustafa Sarıgül’ün yaptığı gibi ve ardından mutlaka bir değişim meydana gelir. Türkiye siyasetinin Washington’da şekillendirildiğine dair yorumlar, tepkiler var. Seçim sonuçları ve bu yorumlarla ilgili sizin yorumunuz nedir?

BÜYÜKELÇİ BASS: Washington’da Türk siyasetini yönlendirmeye yönelik bir komplo ya da büyük bir plan uygulandığına dair iddia ya da fikirlere değinmem gerekirse, öncelikle bunun Türk halkına saygısızlık olduğunu düşündüğümü belirtmek isterim. Onların son seçimlerde bu meselelerle yakından ilgilendiklerini, adaylar ve platformları ciddiyetle gözden geçirdiklerini, seçenekleri anladıklarından emin olmak için çaba sarf ettiklerini ve sandığa gidip bilgilenmiş şekilde kararlarını verdiklerini düşünüyorum. Seçimlerde kıyasıya rekabet eden tüm partilerin sonuçlara saygı gösterdiğini ve şu anda kendi menfaatlerini ve ulusal menfaati de yansıtacak en iyi yolu bulmaya çalıştıklarını da gördük. Bu benim için sağlıklı bir demokrasi kültürünün bir göstergesidir. Bu nedenle, Washington’un uzaktan Türkiye’deki siyasi partileri veya Türk seçmenini yönlendirdiğini iddia etmek, ülkenin gerçeklerini göz ardı etmek demektir ve belirtmiş olduğum gibi Türk halkına saygısızlıktır. İster hükümet içinden ister hükümet dışından olsunlar, ABD’yi birçok ülkeden pek çok siyasi lider ziyaret etmektedir; tıpkı ABD’den siyasi figürlerin adaylık hazırlıkları ya da bir kampanya kapsamında herhangi bir konuda duruş belirtmeleri gerektiğinde çeşitli konuları anladıklarından emin olmak için dünyanın farklı ülkelerini ziyaret etmeleri gibi. Bizim bakış açımıza göre, bu ziyaretler demokratik toplumlar için son derece doğal ve sağlıklıdır; Türk siyasetçilerin ABD’ye gelişini de bu açıdan değerlendiriyoruz.

ORUÇ: Son soru. Cumhurbaşkanı Erdoğan “One-Minute” olayından sonra Obama ile ilişkilerin olumsuz bir yönde ilerlemeye başladığını söyledi.

BÜYÜKELÇİ BASS: Affedersiniz, neyin ardından?

ORUÇ: One-Minute’in ardından. Türkiye’nin Başbakanı Davos’ta…

BÜYÜKELÇİ BASS: Tamam, sanırım yalnızca atıfta bulunduğunuz noktayı kaçırmışım.

ORUÇ: Obama-Erdoğan ve Türkiye-ABD arasındaki ilişkiler.

BÜYÜKELÇİ BASS:  Cumhurbaşkanı Erdoğan elbette bu ilişkiyi kendi gördüğü haliyle değerlendirmekte özgür. Bence, bizim bakış açımızdan Türkiye, ABD için hayati önem taşıyan bir ortak ve NATO müttefiki olmayı sürdürüyor. Ayrıca, beraberce yoğun olarak çalışmaya devam ettiğimiz çeşitli konular var, tam olarak hemfikir olmadığımız ve neden hemfikir olmadığımızı anlamaya çalıştığımız birtakım konular da mevcut, ve belki de bir politikanın her yönünde hemfikir olamasak da iki ülkenin de çıkarına hizmet edecek bir şekilde ilerlememizi sağlayacak bir yol bulabiliriz. İki hükümetin veya iki liderin her daim hemfikir olduğu bir ilişki dünya üzerinde yok; ve bölgedeki zorluklar, Türkiye’nin güney kara sınırındaki ve kuzey deniz sınırındaki çatışmalar hesaba katılınca, bence insanların nerede oturduklarına bağlı olarak bu çatışmalara biraz farklı perspektiflerden bakmaları son derece doğal. Biz de bu çatışmaların kaynaklarını ele almak, daha da büyümelerini engellemek, zaman içerisinde DEAŞ’a daha da fazla baskı uygulamaya devam etmek ve Suriye’ye Esad’ın gidişiyle sonuçlanacak bir siyasi geçiş dönemini geri getirmek için Türk hükümetiyle yakın şekilde çalışmaya devam edeceğiz.

ORUÇ: Çok teşekkürler.