Christina Higgins Ayla Filmi Galasında Konuşma Yaptı

Christina Higgins
Kamu Diplomasisi’nden Sorumlu Müşavir Yardımcısı Vekili
ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya İşleri Bürosu,
Ayla Filmi Galasındaki Konuşması
30 Mart 2018

Nazik takdiminiz ve beni davet ederek Ayla filminin gösteriminde konuşma yapmamı rica ettiğiniz için teşekkür ederim. Konuşmama başlamadan önce Amerikan Lejyonu İcra Direktörü Verna Jones, Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi Serdar Kılıç, Teknoloji, Ekonomi ve Diplomasi Enstitüsü (Inted) CEO’su Gökhan Coşkun ve Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Halid Bulut gibi saygıdeğer kişilerin de aramızda olduğunu ifade etmek isterim.

Amerika Birleşik Devletleri ve Kore Cumhuriyeti arasındaki bağlar kanlı Kore Savaşı sırasında kurulmuştur. Savaşa 2 milyonu aşkın Amerikalı katılmış, yaklaşık 33.000’i çatışmada can vermiştir – bu ciddi bir rakam da olsa, Kuzey ve Güney taraflarından hayatını kaybeden tahmini 1.2 milyon Koreli ile karşılaştırılınca küçük bir rakamdır.

O zamandan bu yana bağlarımız güçlenmiştir; ancak Kore’de yalnız değildik. Orada, zaman içinde büyüyerek aralarında Türkiye’nin de olduğu yirmi bir ülkeyi kapsayan BM kuvvetlerinin bir parçası olarak bulunmaktaydık. Bu gala gibi etkinlikler ortak tarihimizi, savunduğumuz ve uğrunda savaş verdiğimiz davaları hatırlamak ve köklü ortaklık ve dostluk tarihimizin varlığını kanıtladığı ortak değerlerimizi yeniden teyit etmek için bir fırsat teşkil etmektedir.

Türk Tugayı Kore’de Amerikan kuvvetleri ile yan yana görev yapmış, cesaretleri ve mücadele becerileri ile birlik takdirnameleri almıştır. ABD Başkumandanı Douglas MacArthur, “Türklerin kahramanlığı Amerikan halkını umutla doldurmuştur. Onlara cesaret aşılamıştır. Amerikan halkı Türk Tugayı’nın hizmetlerinin değerini bütün yanlarıyla takdir etmektedir… ve Kore’deki Birleşmiş Milletler Kuvvetleri onların sayesinde kuşatılmaktan kurtulmuştur… Türklerin gösterdiği kahramanlığın sayesinde.”

Türk Tugayı, muharebe becerisi ve cesareti ile takdir görmüştür; savaşın yetim bıraktığı bir kız çocuğunu kanadı altına alan bir Türk subayının hikayesini anlatan bu film ise şiddet karşısında bize ortak insaniyetimizi hatırlatmaktadır. Bu hikaye, tekrar tekrar anlatılması gereken, yürek burkan bir hikayedir ve Kore Savaşı’ndan benzer hikayeler yerinde bir kararla Türk okullarında hala okutulmaktadır.

Siyasi İşler Müsteşarı Tom Shannon’ın da ifade ettiği gibi, kendisi geçen yıl Seul’u ziyaret etme ve Kore Cumhuriyeti’nin ülkeyi yeniden inşa ederek savaşın yıkımından dünyanın en ileri ve canlı demokrasilerinden birine dönüştürdüğünü kendi gözleriyle görme şansına erişmiştir. Ancak bu yaratıcılık, üretkenlik ve girişimciliğin Kore’nin özerkliği ve demokrasisini korumaya kararlı bir hükümet ve silahlı kuvvetlerin sayesinde yükseldiğini de unutmamalıyız. Hala yapılması gereken çok şey var. Bu nedenle de, Kore Yarımadası’nı nükleer silahlardan arındırmaya yönelik ortak hedefimize tam anlamıyla ulaşmak için Kore Cumhuriyeti ve dünyanın dört yanından diğer ortaklarımızla yakın çalışmalar içerisindeyiz.

Konuşmama bu hikayenin beyaz perdeye taşınmasına ve bu hikayenin bugün bizlerle paylaşılmasına katkılarından dolayı Yunus Emre Enstitüsü ve Inted’e teşekkür ederek son vermek istiyorum. Savaşın en karanlık günlerinden doğan bu hikayelerin, bize daima kendimizin en iyi versiyonu olmayı hatırlatması dileğiyle. Davetiniz için çok teşekkür ederim, filmi izlemeyi sabırsızlıkla bekliyorum.