10 Ağustos 2016 | Özet
Anayasa Türkiye’yi, din, vicdan, inanç, kanaat, ifade ve ibadet özgürlüğünü temin eden, dini temele dayalı ayrımcılığı yasaklayan laik bir devlet olarak tanımlıyor. Dini meseleler, Sünni İslam’ı teşvik etmekle görevlendirilmiş bir kurum olan Diyanet İşleri Başkanlığı aracılığıyla düzenlenip yönetiliyor. Hükümet, yargıtay tarafından verilen bir karara rağmen Alevi müslümanların ibadethanelerini tanımayı ve Alevi çocukları sünni İslam’a dayalı zorunlu din dersinden muaf tutmayı reddetmeyi sürdürdü. Hükümet, askerlik hizmeti hususunda vicdani ret hakkını tanımıyor. Bir Alevinin, 2014 yılında bir polis tarafından öldürülmesi ve Hristiyan bir askerin 2011 yılında başka bir asker tarafından öldürülmesine ilişkin davalar devam etti. Hükümet, İslam inancını “alenen aşağıladığı” gerekçesiyle bireyler hakkında dava açmayı sürdürdü. Ancak bu gibi davalar, cezaların tecil edilmesi ve bir mahkumiyet kararının bozulmasıyla sonuçlandı. Hükümet, müslüman olmayan azınlıkların, özellikle de 1923 Lozan Antlaşması kapsamının dışında saydığı toplulukların haklarını kısıtlamayı sürdürdü. Heybeliada ruhban okulunun yeniden açılması konusunda ilerleme kaydedilmedi. Hükümet, sünni müslüman din adamları yetiştirmeye devam ederken, diğer dinlere mensup toplulukların ülke içinde din adamı yetiştirmesini kısıtladı. Bir Ermeni Kilisesi vakfına 1971 yılında el konulan bir mezarlık için tazminat sağlamasına karşın, başka dini gruplara arazi kullanımını kısıtlamayı ve sünni camilerin yapılmasına finansman sağlamayı sürdürdü.
Sünni olmayan müslümanlar fiziksel şiddet ve tehditlere maruz kaldı. Birbirinden ayrı iki olayda, kim oldukları bilinmeyen silahlı adamlar üç Alevi lidere ateş açtı. Rum Ortodoks, Yahudi ve Ermeni ibadet yerleri tahrip edildi. Alevi Müslümanlara ait yirmiden fazla ev tahrip edildi. Açık bir şekilde Yahudi karşıtı olan bir “belgesel” hükümet yanlısı basın kuruluşları tarafından televizyonda ve internet üzerinden yayınlandı.
Büyükelçi, ülkeyi ziyaret eden Amerikalı yetkililer, büyükelçilik ve konsolosluk yetkilileri dini gruplar üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması gerektiğini vurgulamayı sürdürdü, mülklerin iadesi ve dini ayrımcılık vakalarıyla ilgili konuları dile getirdi. Dışişleri Bakanı ve Dışişleri Bakan Yardımcısı, Türk hükümetinden yetkililerle Washington’daki görüşmelerinde Heybeliada Rum Ortodoks ruhban okulunun açılması yönündeki çağrılarını sürdürdü. Büyükelçi, hükümet yetkilileriyle görüşmelerinde ve yerel basına kamuoyu önündeki açıklamalarında ABD’nin bu konulardaki poziyonunu tekrar etti. Dışişleri Bakanlığı, Yahudi karşıtı söylemleri kamuoyu önünde kınadı.
Raporun tamamına ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz. (İngilizce)
###