Maslahatgüzar Philip Kosnettt’in 2018 Bağımsızlık Günü Resepsiyonunda Yaptığı Konuşma

Ankara, 2 Temmuz 2018

1776’da, Philadelphia’da, ulusal bağımsızlık için verilen, büyük bir mücadelenin ortasında, Amerikanın yeni meclisi, Bağımsızlık Bildirgesini imzaladı.

Ancak, Bağımsızlık Bildirgemiz, Amerikalıların neden kendi geleceklerini kendileri belirlemek istedikleri konusunda sebepler verse de, ne çeşit bir ulus olacağımız sorusunu, cevaplamıyordu.

Bir başka Meclisin toplanıp, şu açıklamayı yapacak bir Anayasa oluşturması için, savaş meydanlarında feda edilen, ve onüç yeni devletin liderleri ve halkı arasındaki politik tartışmalarla geçen 11 yıl daha gerekecekti:

“Biz, Birleşik Devletler Halkı, daha mükemmel bir Birlik yaratmak, adaleti sağlamak, ülke içinde huzuru güvence altına almak, ortak savunmayı gerçekleştirmek, genel refahı artırmak ve özgürlüğün nimetlerini, kendimize ve gelecek kuşaklara sağlamak için, bu Amerika Birleşik Devletleri Anayasasını, takdir ve tesis ediyoruz.”

İki yüzyılı aşkın süredir, Amerikalılar bu amaçları nasıl en iyi tanımlayacakları, ve bu sözleri nasıl en iyi şekilde gerçeğe dönüştürebilecekleri konusunda tartışmış, “daha mükemmel bir Birlik” rüyası peşinde mücadele etmiş, bazen hayatlarını yitirmişlerdir.

İki yüzyılı aşkın süredir, Amerikalılar sürekli evrilen Amerikan milletini oluşturan kültürlerin, dinlerin, felsefelerin, ve ırkların çeşitliliğinden güç almışlardır. Benim kendileri de göçmen olan büyükanne ve büyükbabam bana ilk olarak, her Amerikalının görevinin, kurucularının “herkes için özgürlük ve adalet” hayalini gerçekleştirmek olduğunu, öğretenler olmuşlardır.

Devrimci liderlerin, demokratik hayallerini kalıcı gerçeğe dönüştürme mücadelesi, nesiller boyunca, Amerikalıların ve Türklerin ortak problemi olmuştur. Bu, birlikte yürümemiz gereken bir yoldur.

Amerika gibi, Türkiye de özgürlük ve demokrasi yolunda engellerle karşılaşmıştır. 30 yıldan daha fazla önce Ankara’daki ilk görevimden bu yana, inanç ve özgürlük konularında, farklı görüşleri olan, farklı geçmişlere ve politik felsefelere ait Türk vatandaşlarının, kendi “daha mükemmel birlik”lerini kurmak için yaptıkları mücadeleyi izlemek, benim için bir ayrıcalık oldu.

Halklarımızın ortak amacımıza ulaşma konusundaki yeteneklerine inancım, hiç değişmedi.

Aynı şekilde, ülkelerimizin hükümetleri ve halklarının anlaşmazlık konularını çözmek, ve ülkelerimize, yaklaşık bir asırdır hizmet eden ortaklığımızı yenilemek konusundaki kararlılıklarına, güveniyorum.

Konuşmama son verirken, genç ülkelerini önce savaş alanında özgürlüklerine kavuşturan, ve sonrasında, onlar için demokrasiyi hedef olarak belirleyen iki büyük liderin bilgeliğini hatırlamak istiyorum.

George Washington, “Demokratik devletler karar vermeden önce mutlaka konunun her yönünü değerlendirmelidir: bu onların hükümetini yavaşlatır ama sonuçta doğru olan karar alınmış olur,” demiştir.

Son olarak, ölümsüz Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerini onurlandıralım: “Yurtta sulh, cihanda sulh.”