Bilmeniz gereken 5 kadın yurttaşlık hakları kahramanı

Fannie Lou Hamer

Fannie Lou Hamer, 1964’te “Hasta ve yorgun olmaktan bıktım ve yoruldum!” dedi. Bu sözleri söylediğinde, oy verme hakkı kazanmaya uğraşırken maruz kalınan tacize ilişkin duygulu bir konuşma yaptığı Demokratik Ulusal Kongre’nin danışma heyeti karşısında kendi tanıklığına gönderme yapıyordu. Aynı zamanda, siyahi seçmenleri kaydetme çabaları sırasında tutuklanmasının ardından bir Mississippi hapishanesinde neredeyse hayatına mal olan fizikesel şiddeti de tarif ediyordu.

Mississippi çiftçilik yapan bir ailenin bir çocuğu olan Hamer, aktivizmi nedeniyle kovulana dek, hayatının büyük bir kısmını büyük çiftliklerde çalışarak geçirdi. Hamer, 1964’teki “Özgürlük Yazı” dahil olmak üzere seçmen kaydı inisiyatiflerini organize etmek üzere Mississippi’ye döndü.

Amelia Boynton

Erken yaşlardan itibaren, Amelia Boynton oyların güç anlamına geldiğini biliyordu. 1920’de annesinin kadınların oy hakkı çalışmasına yardım ettiğinde 9 yaşındaydı. Afrikalı Amerikalılar için oy verme hakkını destekleyen bir platform oluşturan Boynton, Alabama’dan Kongre için aday olan ilk siyahi kadın oldu.

Polisin yürüyüşçülere saldırmasının ardından “Kanlı Pazar” olarak anılacak olan 1965’teki Montgomery yürüyüşünü organize etmek için Martin Luther King Jr. ile çalıştı. Boynton, kaçmayı reddetti ve aldığı şiddetli darblar sonucu kendinden geçmiş bir halde Edmund Pettus Köprüsü’nde bırakıldı. O sene, Başkan Johnson, Oy Verme Hakkı Kanunu’nu imzalarken, Boynton onur konuğuydu. 2015’te 104 yaşında vefat etti.

Septima Clark ve Bernice Robinson

Septima Clark, öğretmen olmak üzere eğitim aldı ve 1919’da bir Afrikalı Amerikalı olarak kendi memleketi olan Charleston Güney Carolina’da öğretmenlik yapmasının yasaklandığını öğrendi. Clark, yasak geri çekilene dek kapı kapı gezip imza topladı. 20 sene boyunca mücadele vermiş olsa da, Charleston’da siyahi öğretmenler için eşit ücret kazanmakta başarılı oldu.

Clark, Güney Carolina Johns Island’da siyahilere ayrımcı oy kaydı kanunlarının üstesinden gelmelerinde yardımcı olmak üzere okumayı ve insan haklarını öğreten bir okul kurdu. Kuzeni Bernice Robinson’dan öğretmen olmasını istedi. Robinson öğrencilerine, başka şeylerin yanı sıra nasıl gazete okunacağını ve belge doldurulacağını öğretti. Bitirme sınavı, oy vermek üzere kaydolmaktı ve sınıfının yüzde 80’i sınıfı geçti. Vatandaşlık Okulu modeli, Robinson’ın öğretmenleri eğitmesiyle Güney’de yaygınlaştı. Bu, Afrikalı Amerikalıların sosyal adalet mücadelelerini güçlendirmenin etkili bir yöntemi haline geldi.

Martin Luther King, daha sonra Clark’a “Hareketin Annesi” olarak değinecek ve onu İsveç’e Nobel Barış Ödülü’nü almak üzere ona eşlik etmesi için davet edecekti.

Diane Nash

Diane Nash, 1959’da Tennessee’deki Fisk Üniversitesi’ne geçtiğinde, ayrımcılığa uğrayan Afrikalı Amerikalılara yapılan muamele karşısında şok olmuştu. Bu, onun Chicago’da orta sınıf yetiştirilme tarzına hiç de benzemiyordu. Dönemin en önemli örgütlerinden birisi olan Şiddet Karşıtı Öğrenci Koordinasyon Heyeti’nin kurucu üyesiydi.

Nash, insan hakları aktivistlerini eyaletler arası otobüs seferlerindeki ayrımcılığı protesto etmek üzere ABD’nin Güneydoğu Eyaletlerine götüren Özgürlük Seyahatlerini düzenlemekte etkili oldu.

1962’de, Mississippi’deki okul çocuklarına şiddet içermeyen taktikler öğretmekten dolayı iki yıl hapis cezasına çarptırılsa da, bu ceza daha sonra itiraz üzerine geri alındı. Nash, sonraki on yıl boyunca eşit oy hakkı ve eşit iyi eğitim alma hakkı için çalışmaya devam etti.