Ya Mülteciler Ne Olacak? ABD Herkesten Fazla Şey Yapıyor

28 Mart Ürdün'teki Zaatari mülteci kampında Suriyeli kızlar. FOTO: AGENCE FRANSA-PRESSE / GETTY IMAGES

‘Ya Mülteciler Ne Olacak?’, ABD Herkesten Fazla Şey Yapıyor
Suriyelilere kapılarını açarak takdire şayan bir tutum sergileyen Ürdün ve Türkiye’ye seyahat edeceğim. 

Yazan: Nikki Haley
The Wall Street Journal – Fikir Yazısı
17 Mayıs 2017

Çok uzun bir günün ardından kürsüye çıkmıştım ve o sırada laf atmalar başladı.

Aynı gün daha erken saatlerde katıldığım kadınlarla ilgili bir uluslararası konferansta, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde ayağa kalkarak, ölü çocuk fotoğraflarını dünya gazetelerinin baş sayfalarına yerleştiren kimyasal silah saldırısı nedeniyle Suriye’yi nasıl kınadığımı anlatıyordum. Tam ABD’nin gelecekte meydana gelebilecek kimyasal saldırıları durdurmak için neler yapacağını anlatacakken, seyircilerin arasından biri bağırdı: “Ya mülteciler ne olacak?”

Davranışı kabaydı, ancak haklı bir soru sormuştu. 12 milyon Suriyeli erkek, kadın ve çocuğun, yani iç savaş öncesi nüfusun yarısının hayatını kaybetmesine ya da evlerini terk etmek zorunda kalmasına yol açan Suriye savaşı, zamanımızın en büyük mülteci krizlerinden birini yarattı. Suriye’de ve komşu ülkelerde gerçek bir insani kriz yaşanıyor. Ancak ABD’yi bu kriz karşısında kalpsizlikle suçlayanlar yanılıyor.

Hiçbir ülke, Suriyeli mültecilerin korunması, iskan edilmesi, beslenmesi ve bakımına ABD’den daha fazla yatırım yapmamıştır. ABD, krizin başlangıcından bu yana Suriye için yaklaşık 6.5 milyar dolarlık acil durum yardımı yapmıştır. Suriye içinde ise yaklaşık dört milyon kişi her ay gıda ve barınak gibi temel ihtiyaçlarını ABD’nin yardımlarından faydalanarak karşılamaktadır.

Önümüzdeki günlerde, Suriyeli mültecilere kapılarını açarak takdire şayan bir tutum sergileyen iki ülkeye, Ürdün ve Türkiye’ye seyahat edeceğim. Ziyaretimin amacı, haberlerde ve bilgilendirme toplantılarında tam anlamıyla iletilemeyen noktaları, yani mültecilerin günlük hayatlarında bu durumla nasıl başa çıktıklarını bizzat görmek olacak. Hükümet liderleriyle yapacağım görüşmelerde, ABD kaynaklı programların Suriye’deki şiddetin yerinden ettiği insanlara ve onlara ev sahipliği yapan toplumlara nasıl fayda sağladığını ele alacağım.

Türkiye, bugün yaklaşık üç milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapıyor; Ürdün ise yarısından çoğunu çocukların oluşturduğu yaklaşık 659 bin mülteciye gıda, barınak ve eğitim sağlıyor.

İki ülkede de mülteci kamplarına gideceğim; ki bunların bazıları okulları, dükkanları, su sistemleri ve tıbbi tesisleri ile büyük birer şehir niteliğinde. Bu kamplarda çiftler evleniyor, bebekler doğuyor, girişimciler iş kuruyor. ABD tarafından finanse edilen ve ailelere kamplardaki dükkanlardan alışveriş imkanı sağlayan elektronik kartların verildiği yenilikçi bir gıda programına katılan mülteci aileleri ziyaret edeceğim. Mültecilerin haysiyetine önem veren bu program, onlara, bağış yapılan gıda malzemeleri yerine kendi seçtikleri yiyecekleri satın alıp pişirme şansı sağlıyor.

Bunların yanı sıra, Suriye rejiminin engellerine rağmen BM’nin Ürdün ve Türkiye üzerinden insani yardım gönderme çabalarını da bizzat görme şansım olacak. Diktatör Beşar Esad, Suriye’de kimin insani yardım alıp kimin almayacağını kontrol etmeye çalışıyor. Acımasız Esad rejimi, kasabaları ve köyleri rehin tutarak orada yaşayan insanları yardımdan mahrum bırakmayı sürdürüyor.

Oysa BM Güvenlik Konseyi, 2014 yılında Birleşmiş Milletler ve ortaklarına Suriye içine ve çevresine gıda, ilaç ve diğer hayati yardımları ulaştırmak amacıyla dört sınır kapısını kullanma yetkisini verdi. BM ve ortakları, bu sınırötesi yardım programları aracılığıyla Suriye içindeki yardım programlarının erişemediği zor durumdaki sivillere 13,600 kamyon dolusu insani yardım malzemesi ulaştırmayı başardı. Bu programlar ve ABD’nin bu programlara sağladığı finansman sayesinde, milyonlarca Suriyeliye yardım edildi.

Gözlemleyeceğim bir diğer insani yardım programı da, BM Dünya Gıda Programı tarafından yürütülen ve IŞİD işgali altında bir bölgedeki Suriyelilere hava yoluyla ve yüksek irtifadan atmak suretiyle acil gıda ve yardım malzemesi ulaştıran bir proje olacak. Geçen yıl başlatılan bu program, ABD’nin de desteğiyle şimdiye kadar  söz konusu yöntemle 230’dan fazla yardım uçuşunu başarıyla gerçekleştirdi.

Bunun yanında, ABD tarafından finanse edilen ve hem Suriyeli mültecilere hem de yerel halkın çocuklarına eğitim veren okulları ziyaret edeceğim. Suriyeli çocukların gelişiyle kapasiteleri zorlanan Ürdün’deki okullar, çift vardiya eğitim vermeye başlamak zorunda kaldı. Ben de sabahları eğitim alan Ürdünlü çocukların ardından öğleden sonra okula giden Suriyeli çocuklarla bir araya geleceğim. Türkiye’de ise Suriyeli çocuklar için ABD fonuyla kurulmuş bir okulu ziyaret edeceğim.

ABD’nin desteğiyle, Suriye’nin komşuları milyonlarca Suriyelinin ölüm-kalım mücadelesini aşmasını sağladı. ABD ve BM, bu çaresiz insanlar için yükün ağır kısmını sırtlanmayı sürdürecek.

Suriye’de barış sağlanana kadar, yani IŞİD mağlup ediline ve Esad rejimi kendi halkına terör saçmaya son verene kadar, “Ya mülteciler ne olacak?” sorusuna tam anlamıyla tatmin edici bir cevap verilemeyecek. ABD,  her iki hedefe de ulaşmak için çaba sarf ediyor. Bu hedefler gerçekleştirilene dek, Suriyeli mültecilerin acısını azaltmaya ve onlara ev sahipliği yapan ülkeleri desteklemeye kararlıyız.

Sn. Haley ABD’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi olarak görev yapmaktadır.